Nişanlılık; evlilik, ölüm ya da gaiplikle sona erebilir. Ölüm veya gaiplikle sona ermesi halinde hediyelerin geri verilmesi ve nişanlının serbest kalması sonuçları doğar. Bu hallerin dışında nişanlılığın haksızca bozulması durumunda şartları gerçekleşmişse maddi ve manevi tazminat hakkı doğar.

TMK m.120’deki düzenlemeye göre nişanı haksız yere bozan veya üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirmeyen kusurlu taraf, maddi tazminat ödemekle yükümlü olur. Tazminat talebi hakkına sahip olan taraf, nişan dolayısıyla yapılan masrafın ve bu nişanın yapılacağına güvenerek yapılmamasından dolayı uğradığı zararın tazminini isteyebilir. Maddi tazminat talebi hakkı, şarta bağlı olmaksızın devredilebilir ve mirasçılara intikal edebilir. Manevi tazminat talebi hakkı devredilemez ve mirasçılara geçmez. Taraflar tazminat miktarında anlaşmışsa mesela kalmaz. Fakat miktarda anlaşamıyorlarsa tazminat davası söz konusu olur. Bu durumda tazminat miktarının belirlenmesi hakimin takdirine geçer.  TMK m.120’ye göre mağdur tarafın anne veya babası ya da onlar gibi hareket eden hısımları ve hatta nişana katkıda bulunan bir kurum da (örn. darülaceze) dürüstlük kuralı sınırları içerisinde yaptığı harcamaların tazminini isteyebilir. Fakat karşı tarafın kabul etmediği aşırı harcamaların, gösteriş için yapılan masrafların tazminini isteyemez.

TMK m.121’e göre manevi tazminat isteme hakkı sadece nişanlıya aittir.  Manevi tazminat isteme hakkının doğması nişanlılığın bozma ile sona ermesine bağlıdır. Nişanlılığın sona ermesi ile mağdur olan nişanlının kişilik hakları manevi tazminatı haklı gösterecek şekilde (örn. nişanın bozulması sebebiyle mağdur nişanlının çevresinde küçük düşmesi) zedelenmiş olmalıdır. Davacının bu davayı kazanabilmesi için davalının kusurlu olması şartı aranır. Davalı kusurlu değilse davacının kişilik haklarının zarar görmesi bir anlam ifade etmez.  Taraflar tazminat miktarında anlaşamıyorsa dava açılmalıdır. Bu hak şahsa sıkı sıkıya bağlıdır. Dolayısıyla kişi izin gerekmeksizin (örn. anne veya babadan) bu davayı açabilir. Ayrıca kişi üzüntüden dolayı ayırt etme gücünü kaybetmişse yasal temsilcisi onun yerine manevi tazminat davası açabilir. Bu dava sadece kusurlu olan nişanlıya açılabilir. Ek olarak nişanın bozulmasına sebebiyet veren üçüncü kişilere karşı da açılabilir. Kişi manevi tazminat talebinde bulunduktan sonra vefat ederse bu hak mirasçılara geçer. Aksi takdirde mirasçılara intikal etmez.

TMK m.122’ye göre nişanlılık evlilik dışında bir sebeple sona ererse hediyelerin geri verilmesi söz konusu olur. Yalnızca nişanlılık sebebiyle verilen hediyelerin geri istenmesi söz konusu olur. Nişanın bozulmasında kusurlu olan taraf ve onun anne veya babası ya da onlar gibi davranan kimseler de verdiği hediyeleri geri isteyebilir. Anne veya babası yerine geçmeyen hısımları verdikleri hediyeleri TMK m.22 çerçevesinde geri isteyemez ve karşı taraftan aldıkları hediyeleri de bu madde kapsamında geri veremezler. Bunlar sebepsiz zenginleşme kapsamında değerlendirilir. Karşı taraftan alınan hediyeler başka bir üçüncü kişiye verilmişse hediyelerin geri verilmesi hususunda bu kişiden herhangi bir mal talep edilemez. Üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmaması da mühim değildir.

Bu haklar, TMK m.123’e göre, nişanlılığın sona ermesinden itibaren bir yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

Bu gönderiyi derecelendirmek için tıklayın!
[Total: 2 Average: 4.5]